TARFUS

Hizmet Detayları

Gelenekten Geleceğe…

İslam, Esenlik ve Wellness İlişkisi

Auther:İsmail Uzer

İnsanoğlu tarih boyunca seyahati sadece bir yer değiştirme aracı olarak değil, aynı zamanda ruhsal bir yenilenme, öğrenme ve içsel bir dönüşüm fırsatı olarak görmüştür. Seyahat; yeni kültürler tanıma, doğayla temas kurma ve bireyin kendi benliğiyle yüzleşmesine olanak sağlamaktadır. Özellikle dini ziyaretler bu bağlamda ayrı bir anlam taşır. Kutsal mekânların ziyaret edilmesi, manevi bir huzur, toplumsal aidiyet ve bireysel dinginlik sağlar. Örneğin İslam kültüründe Hac ibadeti ve Kâbe, Peygamber ziyareti ve Medine-i Münevvere, islamın ilk kıblesi Kudüs ziyaretleri yalnızca bir ibadet değil; aynı zamanda bir esenlik ve iç huzur yolculuğudur. Bu ziyaretlere ek olarak tarihi anlam ve öneme sahip cami,  medrese ve türbe ziyaretleri de eklenebilmektedir.

Dini ziyaretler, bireylerin içsel denge kurmasına, toplumsal bağların güçlenmesine ve hayatın anlamına dair derin bir farkındalık geliştirmesine aracılık eder. Ziyaret edilen mekânların mimarisi, atmosferi ve dualarla örülü manevi iklimi, insan ruhunu besleyerek bedensel ve ruhsal iyileşmeye katkıda bulunur.

İslam dini, esenliği çok boyutlu bir kavram olarak ele alır. “Selam” kökünden gelen İslam, barış, güven, huzur ve kurtuluşu içinde barındırır. Kur’an’da ve Hz. Peygamber’in sünnetinde, sağlığın korunması, dengeli beslenme, temizliğe dikkat etme, bedenin ve ruhun dengede tutulması öğütlenir. Bu bakımdan İslam, modern wellness anlayışının önemli temelleriyle örtüşür. Namazın rukunlarıyla beden ve zihin koordinasyonunu sağlarken; oruç sağlıklı yaşam alışkanlıklarını destekler. Kur’an tilaveti ve dua, modern psikolojideki “mindfulness” uygulamalarına benzer şekilde zihinsel dinginlik sağlar. Wellness sağlıklı ve tatmin edici bir hayata yol açan seçimleri yapmanın aktif ve sürekli süreci; fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve ruhsal refahı kapsar. Bu, yalnızca hastalıktan kurtulmanın ötesine geçen, bilinçli olarak sağlıklı aktivitelere katılarak ve olumlu bir bakış açısı geliştirerek optimum sağlığa ulaşmayı hedefleyen, kendi kendine yönelik bir arayıştır. Sağlıklı yaşamın temel unsurları arasında sağlıklı alışkanlıklar edinmek, güçlü ilişkiler kurmak, anlamlı aktivitelerde bulunmak ve kişinin yaşam tarzının sorumluluğunu üstlenmesi yer alır.

Wellness kavramı yalnızca bedensel sağlığı değil; ruhsal, zihinsel, sosyal ve manevi sağlığı da kapsar. İslam’da ibadetler —namaz, oruç, hac ve zekât— insanın manevi boyutunu güçlendirmekle birlikte; fiziksel hareket, sabır, özdenetim ve paylaşma gibi özellikleri geliştirerek bütünsel bir esenliğe hizmet eder. Dolayısıyla İslam’ın sunduğu yaşam biçimi, modern anlamdaki wellness uygulamalarıyla örtüşerek, insanın kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde yaşamasını destekler.

İslam kültüründe sağlık, yalnızca bedenin hastalıklardan korunması değil; ruhun ve kalbin de huzur içinde olması demektir. Peygamber Efendimiz’in “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit” ve “ Allah’tan afiyet (sağlık) dileyiniz. Zira bir kul, yakîn derecesindeki bir imandan sonra, afiyetten (sağlıktan) daha hayırlı bir şey verilmemiştir” hadisi, sağlık ile esenlik arasındaki sıkı ilişkiyi gösterir. İbadetler ise bu esenliği pekiştirir. Namazın bedensel hareketleri, orucun arınma etkisi, hac ibadetinin yolculuk boyutu insanı hem ruhsal hem bedensel anlamda dönüştürür.

Eğitim ise esenliğin uzun vadeli bir güvencesidir. Bilgi, bireyi cehaletten ve huzursuzluktan kurtarır. Bilgi İslam’da “ilim” arayışı, hem bireysel gelişimi hem de toplumsal esenliği destekleyen temel bir ilkedir. Eğitim ise esenlik ve wellness anlayışının kalıcı hale gelmesinde belirleyici rol oynar. Eğitim, bireye yalnızca bilgi kazandırmaz; aynı zamanda değerler, davranış biçimleri ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları da öğretir. İslam’ın ilk emri olan “Oku!” insana kendini, çevresini ve Rabbini tanıma yolunda rehberlik eder. Modern eğitim anlayışı da wellness çerçevesinde yaşam boyu öğrenmeyi, zihinsel esnekliği ve ruhsal gelişimi teşvik eder. Medreselerden günümüz üniversitelerine, camilerdeki sohbetlerden çevrimiçi kurslara kadar geniş bir yelpazede eğitim, bireyin esenliğini güçlendiren bir temel unsur olarak görülmelidir. Eğitim, yalnızca akademik başarı değil, aynı zamanda ruhsal derinlik ve yaşam kalitesi kazandırmalıdır.

İnsanın huzuru, yalnız başına elde edilen bir sonuç değil; toplumsal ilişkilerle de pekişen bir değerdir. Dini ziyaretler, türbe, cami ve kutsal mekanlara yapılan seyahatler, bireylere yalnızca manevi bir arınma sağlamaz, aynı zamanda aidiyet ve güven duygusunu da artırır. Ziyaretler, bireyler arasında kaynaşmayı ve dayanışmayı destekler. Huzur ziyaretleri de bireyin iç dünyasında önemli bir yer tutar. Hastaları ziyaret, akrabaları anma veya kabir ziyaretleri, hem toplumsal dayanışmayı güçlendirir hem de insanın kendi faniliğini hatırlayarak daha bilinçli yaşamasına katkı sunar.

Sonuç olarak seyahat, dini ziyaretler, ibadetler, eğitim ve sağlık; hem İslam’ın temel öğretilerinde hem de modern wellness anlayışında ortak bir esenlik arayışının unsurlarıdır. İnsan, yolculuk ederek, öğrenerek, paylaşarak, ibadet ederek ve sevdikleriyle bağ kurarak içsel ve toplumsal bir huzura ulaşır. Dolayısıyla esenlik turizmi, yalnızca ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda bireyin bütünsel iyiliğini merkeze alan bir yaşam biçiminin ifadesi olarak önem taşımaktadır.